5 Kasım 2011 Cumartesi

Papatya falları ve sönmeyen ateş

Ve gözlerini kapayınca yaratılmıştı bu dünya..
Arzı alaya kadar yaratması tek sigaraya bakardı, mekanın tanrısı sensen o dünyayı yaratmak için yedi güne gerek yoktu.
Bi kere olsun güzelliklerden kaçmıştı gerçekleri gösteriyordu ayna kıvamında dünya, açmaya üşensem gözlerimi ve kaldırmaya gücüm yetse göz kapaklarımı kurtulacaktım bu dünyadan. lakin yetmiyordu gücüm artık olanı biteni izlemek zorundaydım. kurgu bendeydi ama geceden kalanlar öyle içime oturmuş ki pollyanna filmi çekmek için ışık yetersizdi.
Yaptığın, yapamadığın, arkadan gelenler, gelipte vuranlar. önden voleler, ve hissetmediğin dakikalarda ağır sözler.
Zamanında aşık olduğun mahalle ablası da vardı. artık sevdiğinden çok abla olduğuna inanmıştı. bir zamanlar hayalini kurduğun kadın şimdi tavsiyeler veriyordu.
- seni kurtaracak kimse yok
+ redkit var
- redkit hayırsız, mama istedi diye rintintine tekmeye koydu
+ hayır ya olamaz, o zaman daltonları kim öldürecek
- sen!
+ ama dört kişi değiller
- olsun sen zaten hep en güçlü olmak istemez misin? tanıdım seni çocuk inkar etme..

haklıydı o abla, sanki yıllardır tanıyor gibiydi beni. hem de son sözü öyle anlatmıştı ki beni kimselere söyleyemediğim kendime sakladığım mevzuyu zamk gibi yapıştırmıştı içime. beni tanıdığın yer dünyaydı, dünya ise onun yanında olsa olsa bir mahalleydi.
güçlü olmak istiyordum, kimseye saygı duymak istemiyordum. felaketimden şaştığım an kıyametler kopsun istiyordum. o da bunu biliyordu, alamadığım telefon ve bir gün tabanı patlayacak ayakkabıdan çok semt aşkının falso verdiği ayarlar koyuyordu bana. evet o kız haklıydı nereden biliyordu nerden anlamıştı ayıkmadım ama ilk sevgilim olduğunda ve o kimse elini tuttuğum ilk gün girmişti dünyaya. magmanın ateşini yolladı bana, biz kov alevler içinde beklerken o daha da sokuldu bana..

- olsun diyorum sana
+ sigara
- olur

yaktıktan sonra sigarayı;

- bazen hissettikleri dil kabul etmez
+ haklısın, etse de ben söylemem zaten
- ya bütün o söylediklerin
+ söylemek istediklerim onlar sadece
- çok mu zekisin
+ sorunluyum
- bence sorunun ne sende biliyorsun
+ hangi biri ? hisler ansiklopedisine ters gelen bir çok sorunum var
- sevgililerine ütopik siluetler biçiyorsun

bunu da anlamıştı, bilmişti pis kaşar. haklıydı gece kime iyi geceler öpücüğü koyduysam onun gibi olmasını bekliyordum insanın, insanların. olmayınca ise tüm gün papatya fallarına tav oluyordum. sormak nedense çok sıkıcı geliyordu. aslında sıkıcı değilde tek cevaplı geliyordu. çok yüzsüzdüm gece bunu düşünmüştüm, ve insanlar hayır diyemiyordu. biliyorlardı beni 'hayır' deseler çok asabi olacaktım veya duymak istemedikleri sözler söyleyecektim.
ya da duralım orda ben onlara iki laf söyleyip kevaşe durumuna sokmamayım diye bana tek kelime söylemiyorlardı.
papatya falları da tutmayınca geceyi bekliyordum, yatmadan bir sigara. ardından artık mutluyum, gecenin gülüşüne her geçen gün daha da aşık oluyordum. o yalan dünyada hiç bir sevgilinin davranmadığı kadar iyiydi bana karşı. her gece bıraktığım iyi geceler öpücüğünün izini sonra ki geceye kadar saklardı. söylesenize bana allah aşkına kaç sevgili, kaç sevilen veya seven bunu yaptı size ? kaç papatya falında her yaprak başına seviyor, seviyor, seviyor diyebildiniz ? gece öyleydi bana hep seviyor çıkıyordu. ama sıkıntılı o mahalle aşkım vardı. nerden çıktı nerden geldi bilmiyorum ama bu gece bana çok ters gelmişti. bütün aforizman kitapları okumuştu, konuşurken adeta bir klavuzla konuşuyor gibiydim.
- ya bir gün gece de yüz vermezse sana ?
+ papatya fallarına inanırım
- o fal da sevdiğin kız seviyor çıkmıştı
+ ya o da seviyorsa ? olamaz mı ?
- ee peki, niye yıllar önce bıraktı ve sen başkasına abone olunca döndü
+ tamam ama geceyle bir tutma
- gecenin bir önemi yok zaten, sorduğum şu o gün gece pas vermedi sana.
+ ee ( kem küm )
- ya dünya dedikleri mahallede de ters giderse işler

cevapsız kalmıştım, deli gibi hissediyordum kendimi. geceleri bir karakter yaratmıştım ve buna ciddi ciddi inanıyordum. buna redkit, wolwerine, spider, beşiktaş diyebilirsiniz hatta ve hatta mat2 hocası diyelim. kim olursa olsun bana mutluluk veriyordu.
uyandım, tek kalemle geceyi sildim. üzülmedim, buna şaşmamak imkansızdı. en boktan sevişlerden sonra ki ayrılıklar bile üzerdi adamı. icabında hasetinden çatladırdı sonra ki günler. ego girer işin içine ve elbet japon edilecek o kız başkasıyla çıkınca bir değersiz hissederdin kendini. ama çok sevdiğim ve beni çok seven geceye hiç üzülmemiştim. hikayenin sonuna geldiğimi farkediyordum, birazdan bitecekti her şey. o dünyada kurtaracak tek şey bir papatyaydı. cebimde bir paket sigara vardı, bir de 4 çöp kibrit. biraz da bozukluk kalmıştı. yolu dert etmedim şarapçı dayının yarım kalan şarabına tav olmuştum bozukluklarla. bir de papatyalar bulunan bir yer bulmuştum.
seviyo, sevmiyo, seviyo, sevmiyo, seviyo, sevmiyo.... ve seviyo!
sormuştum beni seviyor musun diye ?
hayır dedi
o gün bıraktım papatya fallarına inanmayı
bir sigara çıktı cebimden büzülmüş
ben yakmadan o abla uzattı ateşi
afilli bir çakmağı vardı
gücüm, mecalim yoktu yaktım
kafamı kaldırdığım da yoktu
şimdi gelsin o yıllar önce sevdiğim mahalle kızı
diğeri de gelsin hani o ilk elini tuttuğum
ilk maça gittiğim sevgilim de gelsin
ilk desinler bana '' tek dileğim buydu, birini bırakmak kolay ama ya bırakılmak kolay sanmıştın sen ''
ben aldırmayayım
devam edeyim içmeye, şairlere çıkıp bir sarmaşık bulayım
sonra terkedilişimin hatrına bir sigara yakayım
sonra o küçükken aşık olduğum kız gelsin
'' papatya fallarına inan, herkes gibi. o fallar sana inanmıştı sen beceremedin''  desin
ben de güleyim kaba etimle
kendimi terkedilmişler meyhanesine atayım
bir 70'lik söyleyeyim, zaten kabaran veresiyeyi biraz daha yazdırayayım
sonra tam çakırkeyf olmuşken yanıma günlerce beklediğim redkit otursun,
benimde derdim vardı desin,
hayırsız sandığım redkit kalbini kırdığı rintintin için ağlaya dursun
sincap sırtıma çıksın endüstriyel toplumun derdine düşsün
arkadan eski dostlar çalsın, redkit'in tek gözyaşı tetiklesin beni
sikerim böyle işi dedikten sonra ben de ağlayayım
arkadan teselli verenler optik olsun, sırtımı sıvazlayan komşu kızı olsun, sendelediğim anda elimden tutan beşiktaş olsun. ben o serkeş halimle kapı önü sigarasına çıkayım, sevdiğim kız gelsin bir de üstüne. çekinmesin gelsin, herkes vurmuşken otursun karşıma her şey bitti desin,


ağzımı açmadan, dumanı üflerken
'' bu ateş üflemekle sönmez '' desin

saatlerce ağlayayım, eve doğru tabanvay'lanayım. sevecek kimse bulamazsam bir papatya alayım, ya da dur dur o sakladığım parayla bu sefer anneme bir çicek alayım..

o ateşi üfleyerek döndürmeniz, sigaranızın bal olması dileğiyle..

HalukLevent-Kaçış
MabelMatiz-KülHece
Şebo-Sigara

18 Ekim 2011 Salı

Sincap, izafiyet ve son sigara

Baran belki duygular için söylemedi ama herkesin ben mutluyum triplerine inceden inceye falso verdi.
öok geçmeden zamk gibi yapıştırdı hayatı apıştırdı izafiyet dedi.
diğer evren direk bu konuyu çakozladı lakin,
senin mutlu olman belki 15. dereceden kuzeni mutlu etmeyebilir bunu insan düşünemedi
bu düzeni ne sen ne ben değiştirebiliriz demesi ise çok zorladı
sincap bile nutellanın içindeki fındığın derdine düştü, bizim insanoğlu hala şeklinden sola dönmedi.
ayıkamadı oysa mevzuya bizim sincap, yıllarca peşinden koştuğun fındık onu bir aşçıyla aldatıyordu
belki çok üzüldü ama derdini kimselere anlatamadı
derdini yaprak sarması meyhanesinde attı
can baba'nın düşürdüğü bir bardak votkayı dilledikçe dilliyordu
bir de mantar bulmuştu, azıcık midesini bulandırmıştı ancak keyfi yerindeydi
ne etiller, ne kafalar yaşamıştı ama biricik fındığından vazgeçememişti

dönelim esas kızımıza
bizim pelin su da iyiydi.
yıllar seneler geçsede onu kimse eskitemedi
onun tek derdi kulak çınlamasıydı, ekran başı mastürbasyonları
mastürbasyon diyecek terbiyeli insanlar
çünkü bir kulübe arkası, okul en kaçak sigara içme yerlerinde ayşe'nin götü değil
her zaman karl marx ne sikim yemiş o konuşulurdu
çünkü çok önemliydi bunlar, amerika hepimizi yönetiyo demek anahtar kelimeydi
oraya giremezdin bunu demessen
üstüne ufoya inanmazsan adam değildin, o ise aydındı
o aslında en anarşist olanıydı, çünkü kalem tutabiliyordu
en güzel a harfini o çizebiliyordu
çok marjinaldi ezine tulumu
bir insan olduğunu ise müzik zevkinden anlardık
kimseler bilemezdi, herkese yedirirdi o güzelim nota sevdasını
aylık rutin bir pink floyd paylaşırdı
sabahları fatih ürek dinler götü başı dağıtırdı

Konuya nerden buralara geldik bilmiyorum ama en sonunda mutluluğu en garip hakikatlerde aradık. yeri geldi herkes düşündüğünü ortalarda konuşarak ilgi toplandı, attığın like ile bende sendenim pikaçu imajı verildi. varsın olsun öyle kalsın, insanlar mutluluğu bunlarda bulsunlar. bu gece bütün like'lar retweetler sizin olsun. sizin aptal mutluluğunuz başka birinin keyfini kaçırabilir. eğer siz böyle mutlu olacaksınız; haydi durmayın devam edin.
Biz en iyisi emekçi sincapa dönelim
Sincap fındığının peşinden giderken bir de ne görsün. güzelim fınduk bir boka benzemeyen nutella olmuş. millet utanmasa ben de afroyum balbazar!demek için kavanoz üstüne oturacak.
düştüğü durumu görünce napsın bir sigara yakmak istedi üşenmedi tekele gitti
bir ld istedi
zam geldi dediler
parası yetmedi ve son bozukluklara tav oldu
kıydı paraya cebindeki son 50 kuruşu çıkardı
pedere aldırmadan aldı bir filtreli sigara,
çok geçmeden yaktı kibritiyle
aklına gelen iki cümle vardı
derdini bir tek sokakta evden kovulmuş çocuğa anlatabildi
mutluluk izafidir, sigara çok pahalıdır
böyle giderse uyuşturucu yakındır diyerek fısıldadı
aklından çıkarmıştı artık fındığı
o da kapılmıştı yalan dünyanın endüstryel yalanlarına
üstüne üstük canı da nutella istemişti..

Yeni zam maksatıyla sarma sigaranız filtreli, filtresiz olsa bile bal olsun.

Gripin-Elalem

1 Ekim 2011 Cumartesi

Şizosems ' sadece sen ve ben normaliz ' .

‘ Mavi baloncuklar tatlıydı, paralel evrenin en taşşaklı iki üç hatırasından da biriydi. Kadıköy bahariye caddesinde tezgahtar dayı satardı. Daha kişiliğini bilinemeyen dayı gecenin potansiyel kahramanı valide içinse tek suçlusu olurdu.
Çöp arabaları otomatik vites, çöpçüler ise çok zengindi. Tabiri caiz ise pintiliğini saklayan ‘bunlar bizden zengin’ derdi.
En büyük hayallerden biride sokaktaki senden büyük çocuk gibi yalnız dolaşmak olurdu. Bir anda elini çekerdin anne şevkatinden. O günden mi Beşiktaşlıydım yoksa bu herkese aynımıdır bilemem ama hep ayaklarımın üstünde durmak isterdim. Aniden büyükmüşüm gibi balon köpürten aleti cebime sokardım.

 Mahallenin en afilli ablasınada aşık olmuştum yaşıma bakmadan. Yanına gelen adama ayıkamamıştım. Hiç mi insan öğretmez sana sen sevsen de o sevmeyebilir diye. O küçük aklımla sevmiştik birbirimizi. Evlenmiştikte o tüm gün çalışırdı para kazanırdı. Elimden tutardı, kadıköye giderdik. Bana baloncuklar alırdı. Bende üflerdim, çok eğlenirdik biz böyle. Siyahın kontrastı beyaz ise, balonunda aşktı.. Sonradan ayıktım bir filmde anlamıştım dudaktan öpüşenler sevgili olurmuş. O gün anladım mevzuya aldatılmıştım. Anlamını sonradan öğrensemde ben o gün aldatılmıştım. aşkımız başka balonlara kaldı aniden.

 İki üç yaş büyüdük. Valide doğum günü pastasını ateşledi ardından fox kids’li uyduya abone etmiş Yüksel ailesini. Luyi mi ararsın? bobby mi ? alayı var. Yıllarım o piç fox kids’le geçti, idiot takıldım tam anlamıyla. Olaylar jetixe döndüğünde biz ise akşamın ufkundaydık. Kalede runje stoperde Gökhan zan vardı.

 Bugüne geldik hafiften, kadıköyden yalnız döndüm pek bir geçti. Bahariyedeki dayı yoktu, merak ettim sordum ilkokullu yakışıklılara yok öyle bir şey dediler. Üflemiyoruz düğmesi var basınca çıkartıyor dediler. Bizim dayı yerine de başkası kapmış yapı kredi köşesini. Üflemeye o günden ayıkmışız dedim devam ettim.

 Apartmana geldim yalan dünyada ilk aşkım evlenmişte çocuğu olmuş. Çocuğu ise Bizim futbol oynadığımız o arka bahçede cordobaydı bugün. Düşündüm de bende takoz receptim. Ne çok geçmiş tanka karşı taş olmuşuz.

İki tur atmazmıyım arka bahçeye. Göz attım da 90 model mazdayıda satmış doğan abi, reklam yıldızı arabalar gelmiş. Kredisi bitmemiş utancından kıpkırmızı o arabalar.

Geçen de boyama kitabı takıldığım saatlerde ygs’ye girdim. O zamanlar boyama kitabına 2+2 yazardım. Bugün de nostalji meyvesinden iki nefes çektim ygs kitapçığını boyadım. Siyah- beyaz dışına taşırmadan içten ve düzgünce.

 Ayıktım hafiften ne taşşak kafalar yaşadığımı, ben bir lavuğun beyaz kardaki siyah lekesini o bebelerde benim griye sırıtan duyguları sırayla yaşıyorlardı.

 Sokakta çocukta bendim, querasma formalı ayşe ablanın oğluda bendim, şu an zamanında bizi izleyen kapşonlu dayı rolündeydim. Onlar ise gözleri dolan dayının neden ağladığını tartışırlardı tıpkı bizim gibi.

 Apartman boşluğunda sigara içen birileride türemiş. Gizliden gizliye içiyordu, bir de yeşil vivident uzun vardı elinde- box paket- onu çiğniyordu süngere gelince. Çok telaşlıydı, domino taşı gibi tribe soktu alayı beni. Düşündümde bende gizliden gizliden içiyordum çok değil 2 yıl önce. Hakta veriyordum, Lakin peder çakozlarsa bir haftalık harçlığı falso alabilirdi.
 Daha büyük kavgalar vardı artık, pederle takışmıştık yine. Caddebostan yolları taştan oturdum banka. Çok geçmeden lakabı gazete kağıdı olabilecek seviyede birinden soru geldi;
-okuyormusun ?
+evet.
-gözünde yaş var
+soğuktan
-burda mı yatacaksın ?
+peder kıyamaz arar birazdan olmadı valide sultandan ümitler..
-çok mu tersleştiniz
+hayır gereksiz bir konu
-hala söz geçirme cabaları, bir nevi gençlik işte

 o anda ayıktım mevzuya sabahki çocukları izleyen büyüksem ben şimdide bankta oturan ben oydum. ( beyni çok zorlamayın bir daha okuyun yeterli )

- Anladım, peki futbol severmisin ?
+ Beşiktaşlıyım
- çocukları izleyecek yaşa geldin mi ?
+ gözlerim bile doldu
- ayıktın mı mevzuya
+ ben deli değilim
- bunu bir sen bir ben biliyoruz

dedi ve aniden kayboldu şizofren çocuk..’

-         abi hangi çocuk? ***


Beyni çok zorlamamanız, kendi kendinize konuşmamanız dileğiyle. Vivident extra’lı sigaranız bal olsun, iyi geceler..


*** iki bilinmeyen var amınakoyim anladım diye geçinmeyin hemen ***



 Unutmadan mekanın cennet olsun, baba büyüksün.



14 Eylül 2011 Çarşamba

Kan Görmeye Dayanamayan Kız

bizim tuvalet pis kokar, nefret ederim tuvalete koku takanlardan. tuvalet lan bu ne kadar güzel kokabilirki.


hani bir aşk varsa eğer o beşiktaş'tır kontrastı turuncuya çalar.


siz hiç yumruğunuzu delicesine sıktınız mı ?
böyle ilk gördüğünüz demire yumruk atmak için yürüdünüz mü ?
biliyorum zengin olmak istediniz, ya demire yumruk attıktan sonra hastane masrafını karşılamak için para derdiniz oldu mu hiç ?
hani bugün o yumruk bir yer bulmadıysa çekeceğim ızdıraptan değil, çekirdek tadında ailemin keyfi kaçmasın maksatında atmadım.


hata yapmak süreklidir.evliya değiliz en temelinde. bazen sana doğru gözüken, hatta seni siktir et toplumda bile rutin olmuş şeyler bütün gece kafa siken felaketlere yol açabilir. aslında yaptığın tek doğru davranışta böylece hatanın tillahı olur; barcelonadan yatan iddaa kuponu gibi bir taraflarına kaçar.


sen mutluluğu, asaleti sürekli beraber olmakta ararsın. beş dakika daha niyetine evine bırakmayı yeğlersin. ancak hesaplamak ağır gelir aşkın fonksiyonunu.  anlayamazsın, x= 1 iken y= 0 sıfır değerinden ileriye gidemeyecektir. sen konunun ucunu kaçırınca matematik öğretmeni seni çarpanlarına ayırır. olasılık ve kombinasyon yoktur, x > 0 acı vardır. tenefüs olmuş cevap anahtarını sorgularken bir sigara yakarsın.
sonra bir bakmışsınki ders edebiyat olmuş.


''hataya bağlı reaksiyon olmasa da uyku tutmaz oldu. geceler ufak bir öpücük, suratımda hissettiğim parmakların oldu. Sen bir kez bile seni sevip sevmediğimi sorgulamadın. Çünkü cevabını biliyordun. Ben binlerce kez seni sevdiğimi haykırdım cümle cihana. Daha çok bil ve daha çok sevil istiyordum. Yarın uyandığımda, bu gece bıraktığım iyi geceler öpücüğünün şefkati olsun istiyordum dudaklarında. Seni her geçen gün daha çok sevmek için yakıyordum balataları. Layık olmalıydım sana. Bu yüzden kimse böyle sevilmemeliydi ve kimse öyle kolay kolay duyamamalıydı tarafımdan sevildiğini, senden başka. çoktur tanımıyorum seni; bırak seneleri, daha yeni yarım seneye yaklaşır oldu. korkmasın eros; aşkımda mecnun halimden memnunum..'' dedi edebiyat öğretmenim, bir nevi Doruk Koç.


sonra bir de bakmışım edebiyat dersi bitmiş aklımda yine sen kalmışın bundan sonra ki satırlar aşk-ı feda olmuş askerin kanı heybetinde akmış durmuş.


başlamadan iki şarkı patlatalım bari.
Mfö- Ele Güne Karşı


BüyükEvAblukada- Havadar.


dedik yarım yıl bile olmamış senle tanışalı. işler buraya kadar tamam. herşey -miş li. rivayete göre de hep; orda berabermişiz, aslında aynı yerdeymişiz. olay -miş ten -di'li zamana geçince tutulmuşum en ferhat'ından ben sana. hem de en beyazından masum sevgiler varsa griye sırıtmadan dimdik duran siyah acıları görerek.


hasetinden çatlıyordu senden başka ne varsa. eli boklu bir ortamda el değmiş, yürek ve yanında meze olarak emek verilmiş bir sevginin bekçisi rolünü verdim kendime. sana tutuk mecnunlar rüyalarımın yunan ordusuydu, sana olan sevgimi senden başkasıyla paylaşmak inan olsun deplasmanda yenilen beşiktaş kadar koyuyordu bana.
sen imaj satan diğer kızlar gibi de değildin. yapmadığın birşeyi asla yapmazdın. seni ilk gün nasıl tanıdıysam hala öyleydin. kendini pelin su görünüme sokup kokuşmuş 3 filmi izleyip kültürlü sananlardan değildin. bayramlarda amca, dayıların anlattığı uğruna günlerce yolda karşılaşmak için mahallenin içinde tur atılan mahalle kızıydın. yalanın dolanın beyazlar değildi, söylemediğin yalanlardan kastımız başkası gibi olmaya çalışmamandı. sen sadece var oldun, ben sana aşık oldum.
rüyalarımı turnike ettin, döndü dolaştı yine sana bağlandı. bir gece polisten kaçarken, sonra ki sabah deplasmanda uyandık beraber. inci baba'nın börekçisinde açtık gözlerimizi daha tam uyanmamışken sen öperek uyandırmaya çalışıyordun. akşamında ise evleniyorduk aniden. turuncu saçlı uzun boylu bir çocuk vardı. çok geçmeden sokaklarda yattık beraber, akşamı belliydi cebimizde 3 kuruş para vardı yettiği tek şey can baba'nın yarım kalan şarabıydı. sen ağladın bir gece, kalmayan sigarama bakmazsızın uyandım ben.
uyandım da çok şey mi değişti sanki ?
her yeni şeyi prove ettim kendi çapımda ilk shekaspeare oldum senaryoyu yazdım, ardında scothfield oldum ilk senden sonra kendimden kaçtım. Defalarca ayna önünde prova ettik. Daha işin tiyatrosunda korkudan, heyecandan ve karşımızda duran heybetin siluetinden altımıza ettik. Baktık ki böyle olmayacak bu iş, biz de aşkı bizden başka kimsenin anlayamayacağı şifrelerle ifade ettik. adına modadaki gülcü dedik, eve bırakmalar, çıkışta içilen biralar dedik..


oysa sen her üzüldüğünde parabolun diğer ekseninde senden uzak bende üzülüyordum. sen sıkıntı içine düştüğünde benim içesim geliyordu. senden haber gelmeyince o adı muhterem kıskançlık olan duyguyu tadınca hep sırtımızı biri sıvazlıyordu. daha kim olduğunu anlamadan nedenine ayıkıyodum, zaman çabuk geçsin diye kırmıştık kafayı yine. senin olmadığın yerde hep hayali siluetler bize kurtuluş geliyordu. meyhaneci pascal bir duble söylerken oturduğun masada can baba, hacıbaba, doruk abiyle olan masaya servis ederdi etse etse. gece kafayı kırdıktan sonra uyandıran hayalet emrah iken ardından gözyaşını silen ayça ablaydı. çünkü senin dünyana benzer bir tek onlar vardı. Benim dünyam sendin. Dünya dedikleri ise bir mahalleydi yanında olsa olsa. 


yine yanlış kelimeler bastı dünyamı. aynı karşısında gibi daha kalemi alır almaz elim ayağım tutmaz oldu. nedeni bugünkü eşşeklikmiydi yoksa hep mi böyleydi bilinmez ama özür dilemek boynumuzun borcu olsun mahalle jargonuyla.






yazı da, gece de, sigara da, çarşafta bitti.
bu kadar yazıyorsak bir sebebi var anlasana, gece bitiyor, sigara bitiyor, şise bitiyor ben senin sevgine yetişemiyorum.


iyi ki varsın ey güzeller güzeli kan görmeye dayanamayan kız
iyi ki salak insanlar var da tanışmışız kan görmeye dayanamayan kız
gözlerim doldu ağlıyorum lan kan görmeye dayanamayan kız
iyi geceler, rüyandan çıkmaz olayım lan kan görmeye dayanamayan kız..

3 Eylül 2011 Cumartesi

Öyleyse çıldırt bizi başkan, çıkart bizi baştan.

Martılaaar, martılaaar..

Eheh felsefi bir anlam yüklemeyin hemencik. zamanında avrupa yakasında volkan medyum kılığında ''martılaaaar martılaar'' diye çığırıyordu aklıma geldi birden. başlamadan hakikatlere, iki şarkı verelimde kulak pasına fitil niyetine gelsin.

Tv On The Radio- Love Dog

A Tout Le Monde ( Osaka )


En son yazıda dedik değil mi hacı başkan ?

İnsanlar kazıya kazıya ressam, kazına kazına resim olurdu diye.
Bazen çerçeve kadar değerli bile olamaz burayı atladık.

En güzeli uzak olanı diyelim, zamanı geldi çıkartın pasoları ütopyaya gidelim.

Her zaman en büyüğü che'dir. che kimdir diye sorsanız yüzde doksan devrimci der. gerçekten devrimi che yaptı zannederler. senin che'ye ne castro'ya saygın falan kalmaz. sırf insanlar seviyor diye mutanta dönüşen terliksi hayvanları görünce tiksinirsin. bu olay bir çok örnekle desteklenebilir. atatürk'te kurtuluş savaşını tek başına kazandı zaten.. putlaştırmaya devam gerçek yobazlar sizin yüzünüzden bunalıma giriyorum.

Her zaman en güzeli incir reçeli değildir, genel de senden uzak olandır. basit bir örnekle ölen bir kişiye duyulan sevgi gibidir. her gün anne babanız sizden kan alırken, hayattaki son nefesleri sizin bir ömürlük nikotininiz olması gibi.

En çok sevilen seni siklemeyen sevgilidir. ne kadar sevseniz de sizin bıraktığınız pelin su sizi üzmez, sizi bırakan kezban içinizi yakar. pelin su'nun ayrılık sonrası kıvırmalarına gülersiniz, kezban gözünün önünde yeni sevgilisiyle öpüşünce sadece ağlamak istersiniz. olay kezban'ı sevmeniz değildir. burda biraz ego'da girer işin içine. sizden başkasının onu mutlu edebileceğine inanmazsınız. resim olursunuz kazına kazına.doğru demişin be hacı başkan.

En güzel çikolata arkadaşın avrupadan getirdiğidir. sidikli hans bakkalından aldığın çikolata en iyisidir. çünkü o avrupadan gelmiştir. şekline toz değmesin, fakirler merak etsin diye kurtlu olsa bile yersin.

Her zaman en güzel meslek sana en çok puan gözükendir. çünkü senin sikik beynine öyle sokmuşlardır. ananız ben sizi kimseyle kıyaslamıyorum der, ama bilge su senden yüksek yapınca 3 gün yemek vermez ya o misal. her zaman ben istediğim mesleği yapıcam dersiniz. öss sonrası işler öyle değildir puan neyse o hacı başkan kaçarı yok. sözler tuzla buzdur. buna tükürdüğünü götten almak derler.

Bazen en uzakta gözüken şeyler dibinizdedir.
genelde size izin vermezler
benim hiç kazanan tanıdığım olmadı
aslında herkes çok kazandı
hiç kimse kazandığıyla tatmin olmadı
açgözlülük diyorlar buna hacı başkan

Her zaman daha uzağı vardır
farazi hakikatler bitmez
bazen tükenir
bazen ümitlendirir
bazen sevindirir
sahi konu neydi ?
uzak olan mı cezbediciydi
lan zaten herşey uzak
her zaman bir şey uzaktır
5 yaşındayken lise çok uzaktı
şimdi lisenin bitmesi uzak
sonra finaller uzak
her zaman uzaklar vardır hacı başkan

Maksut ki mahalde yarasın şifa niyetine,
demedik mi ?
hayat yarım kalmış bir cümle diye
cümlenin sonu bile uzak.

Başka bir bakış açısıyla aslında uzak falan yok. bin kere dedim. sığırizmin hayallerin pijamasıyla güne başlaması sıkıntı. sadece bir yerde saltanatın sürer, sıcacık yastığında. kışın en çok üşüdüğün yer bazen tek gitmek istediğin yer olur. sen bunu uyandığında sürdürürsen sen sike yan basmışın hacı başkan.

Hep kaybedilen maç sonrası bir daha maça gitmem diyenler, sonraki maça ilk bilet alanlardır.
Artık sevmeyeceğim diyen hakan peker'ler bu sefer ayrılmayacağım diyen en büyük aşkzedelerdir.

Bazen dediklerini yapanlardır
anlık sinirine hakim olamayanlardır
aşkına sadık kalıp, sikine takılmayanlardır
bazen her şeyi uzakta arayıp dibinde bulamayanlardır
hayallerde yaşamak güzeldir
lakin yaşarken hayallere kapılmamak ana hakikattır.

İnsanın en büyük kaybı kibiridir. kendi büyük görmek, olduğundan daha fazlasını istemek sizi üzmekten başka bir sike yaramaz.

Sen asilliği ingiltere kraliyet ailesinde ararsın ama benzin seni edrine'den ileriye götürmez.
belki portakal güzeldir ama gün gelir miden ördeklisini kabul etmez.
sen pink floyd istersin, yaşadığın yıllar roger görmene izin vermez.
toplum sana her türlü fırsatı sağlar gelir serdar sana söyler, umarım bir daha söylemez.
sen adriana tipli kızlar umarsın, mahallenin en sevilen kızı seni tatmin etmez
gece gözünde kalan yaşlar akmadan turuncu'ya çalar, kalbin orda kalmasına izin vermez.

Aslında biraz umduğumuzdan çok bulduğumuzu beğensek,
herkes mutlu olur bizim laz bakkalda bunu istemez.

Hacı başkan çok uzattık bitirelim hafiften
bu aralar ne ben neşeliyim ne kırmızıekoseler.
bizim kurduğumuz hayaller kadar sözümüz var
biz hayaldünyamızı aştık, vay arafta kalanların haline.

Artık yaşadığından zevk alma vakti,  lakin güzel şeyleri biraz bulması zor
Uzakları unutma zamanı, acı iyi değildir hele evde sadece çay varsa.
Bizden uzak olanlar güzel değildir, hayaller izafi ve acı vericidir.
En azından bu cümle sizin bir sonuca varmanızı kolaylaştırır.

Sensin tek ümidimiz hayali dünyalar, bugünlerde pek buralardan hayır yok.
Birazcık pilot olmak beyin hücremden başkasını üzmez.
Öyleyse ümitler sende;

Çıldırt bizi başkan, çıkart bizi baştan..

Çok uzaklara kapılmamanız, sigarayı bal eylemeniz dileğiyle..


Not: sendeki asilliği kraliyet ailesinde bulamadım beşiktaş.
AfilliHakikatler: 
  Bir katilin, bir hırsızın başbakan olduğu bir cumhuriyette, dürüst kişilerin yerinin mezar ve cezaevi olduğunu anlayabilmek çok  zor bir şey olmasa gerek.FidelCastro
   En önemlisi, kaabiliyetinizi koruyabilmeniz, dünyanın neresinde olursa olsun her haksızlığı kendinize karşı yapılmış gibi hissetme kaabiliyetinizi. Bu bir devrimcinin en önemli özelliğidir...

Ernesto Che Guevara                

30 Ağustos 2011 Salı

Kaçırmayın! Eros'un tostçusu burada.

Ahanda iki gece boş bıraktık göz pınarlarınızın dibine vurmuşsunuz.
Neyse lan bugün size bir kıyağım olsun benim de kafam taşşak gibi. Sizdenim yani.
İki şarkıyla başlamak istiyorum, sonra ayrılık ne kadar sikim bir şey güzin abla kıvamında ayıktırıcam sizi.


http://fizy.com/#s/20jsu9 led zpl- black dog.

http://fizy.com/#s/15h7la tv on the radio- wolf like me.

Ehende canlarım, aşk kuşlarım.
Yeni çifteler, çifte kumrular, aşkın ateşinde çifte kavrulmuşlar.. oturun sıfır.

Günümüzde ayrılıklar bu kadar çoksa 3 temel sebebi vardır. bunları tek tek açıklayacağım neden ayrıldınız siz de anlayacaksınız. ( bak bana göre amınakoyduğumun sığırı sen ne bilirsin deme içinden )

1- insanlara hayalleri gerçek gibi yutturmaları.
2- insan doğasında ki akıl almaz kibir.
3- çarkına çomak soktuğumun sistemi.


1- hayallere fazla kapılan bir erkeğin hayallerinde ki kız bellidir, inkar eden ya ibnedir ya doğuştan delidir. saçı şöyle olsun başı böyle olsun, götü güzel bir de bana orospu olsun. unutmasınlar rüyaların bandanalı kızıdır aşık oldukları ama ayıktıran biri olmadığından her zaman hayallerde yaşar bu ibneler.
 hayallerin en güzel noktası nedir bilirmisiniz? sizin orada kral olmanız, siz mükemmel olduğunuz için yarattığınız mükemmel karakter sizindir. siz uyandığınız da böyle yaşamak isterseniz o iş yaştır arkadaş yol yakınken dön bu yoldan. çünkü karşında ki kız seni bir yerden sonra tatmin etmez.. tekrar belirtiyorum hayallerde yaşayan ibneler içindir. keza kızlar içinde geçerlidir bu durum sadece erkekler gibi ulu orta anlatmazlar. kız locaları vardır onların kimsecikler bilmez.

ancak kızların fazladan hayalde kalmış pratikte yalan olmuş istekleri de vardır. kimin sözüdür hatırlamıyorum, daha doğrusu entel gözükmek için google'da bulup yazarını buraya yazmayacağım ama güzel bir söz

'' hatun milletinin en büyük özelliği sizi siz yapan özelliklere aşık olup, sonra onları sizden almasıdır ''.

hatun milleti duydunuz  yazarı adam olun lan. efsane pijamalarınız var çok imreniyorum çiçekli böcekli olanlara ama bu sizin götünüzü kaldırmasın. uyandığınızda çıkartın hayalperest siliütenizi.

2a- kendinizi beğenmişlik yapmayın iki cinsede uyarımdır lan bu. burnunu karıştıran erkek gidip tuvalete iki saat temiz çocuk olacağım diye kasma. yoksa pantalona damlayan iki damla sidiği belli etmemek için üstünü ıslatıp musluğu fazla açtım numarası yapan lavuktan farkın kalmaz. biliyorum amınakoyim hepiniz yaptınız bunu. kızlar siz de lan evde sığır gibi yersiniz yanımıza gelince efendi kesilmeyin, kokoreç iğrenç ayaklarına yatmayın. biz sizi iğrençken de severiz. yeter ki kılıbık orospu çocuklarıyla aldatmayın.

 o zaman napıyoruz ne sik yediğimizin farkına varıyoruz. kendimiz oluyoruz değil mi arkadaşlarım ? çünkü herkes kendini ütopik bir şekilde tanıtıyor. dalyarak kişiliğinizle tanıtıp ego yapmasanız problem kalmayacak. anlamadıysanız; kolpaçino olmaya gerek yok neyseniz gösterin de 3-5 ay sonra dumur olmayalım hafız.


2b- olum burası önemli iyi bak bacanaksız.
  Fedakarlık mevzusunu kafanıza takmayın. en çok şikayet gelen konu bu. müdür yardımcısı gibiyim lan, sürekli şikayet geliyor sizden çakma eroslar.
  Hacı bak arkadaşça bir öneri, her gün görüşmek sevgi eşiğinizi arttırmaz. bazen aylar sonra gelen tek öpücükle beklemekte olabilir aranızda ki ilişki. hıyar gibi 3 gün mesajlaşarak çaktığınız hatunlarla veya verdiğiniz erkeklerle olmaz bu. bunu da bilin. fedakarlık konusunda şikayet etmeyin. inanın her zaman bir taraf fazla fedakarlık eder. 1. maddede uyardık değil mi götler ? uyanın lan uyanın hiç bir zaman eşit fedakarlık yoktur, eşit sevginin olmayacağı gibi. babanızı düşünün karşılıksız size ne kadar fedakarlıklar yapmıştır. neden sizden faizle almak için mi ? hayır sevdiği için. ergenlikte volta atıyorsunuz farkındayım ama konudan bağımsız ailenizin kıymetini bilin.
 Neyse burayı da anladık mı çakma eroslar ? özet geçersek; olay çok görüşmek, fazla mesaj atmak, sizi takmaması veya facebook şifresini almak olmasın. bunların hiç biri yokken bile o bağı koruyun. efsane güzel bir şey oluyor lan o zaman mekintoş söylemişti dersiniz.

 3- bu bir gerekçeden çok bir uyarı niteliğinde. hafiften konudan bağımsız.
olum sizin bir sikim bilmeden isyan ettiğiniz sistem var ya. sakın sevgilinizden ayırmasın lan sizi. size söyleyeyim özellikle sayısal okuyan donkişotlar. en az 10 yıl daha okuyacaksınız, inanın 5 yılda işsizsiniz diğer 5 yılda 30 milyar maaş vermeyecek kimse size. güvenin patlayacak jenerasyon biz olacağız. herkes sikini taşşağının derdine çıkarın tillahını düşünecek. o yüzden sırf okulmuş, dersaneymiş, özel hocaymış, cartmış-curtmuş kırmayın eroscan'ı. sevgiliniz sizden rica ediyorsa bir hafta sonu siktirin edin amınakodumun dersanesini çılgınca takılın. eheh napacağınızı anlatmıcam siz bilirsiniz o kadarını. anladınız mı lan ? genel bir sonuç gelsin mi o zamaaaan ?

Ama önce iki şarkı daha vereyim de kulağınızın pasına posta koyalım.

http://fizy.com/#s/150atp judas priest- angel

http://fizy.com/#s/1ahkwq direc t -hasret

( direc-t ne lan diyen varsa .. neyse konuya dönelim)

sonuç:

1-  her sikim hıyar diyene tuzla koşmayacağız, blackberry aşkıda yok.

2-  fedakarlıksa sevgi katsayınız kadar yapın, karşındakinden bekleme her şeyi.

3-  her şeyi açıkça konuşun lan, size doğru gelen ona gelmez gün gelir ayrılıktan dönülmez.

4-  test kitaplarına bile onun adını yazacağız tamam mı ?

5-  hayallere kapılmakta yok, en güzeli komşu kızı. adriana'nın boklu götüne kalmadık.

6-  karakteriniz neyse onu tanıtın sonra pelin su görünümlü kezban olduğunuz çıkınca yıkılıyoruz. hayır kezban olsan çok seveceğimde seni illa amınakoydumun pelin su'su gibi görenmeye çalışacaksın, işte onu yapma. ( berk can görünümlü hayrullah'lar yırttınız sanmayın siz de adam olun )

7- pantolanda ki sidiği saklamak için üstümüze su atmayacağız.

8- fedakarlık facebook şifresi veya her gün buluşmak değildir. geceleri çıkmakta değildir ailesi baskıcı olabilir. saygı duymak şart.

9-  uyandığımızda hayalperest siliütini üzerimizden çıkartıp güne başlayacağız.

10- bizi biz yapan özelliklere aşık olup sonra onların bizden almak yok okeyto mu kızlar ?

 mission complete %100


  Bunu gözpınarları kuruyan çok sevdiğim iki insan için yazdım. altın değer kazanmakta saklayın gözyaşınızı siz. sokun çıkan yere tekrar. siz beni dinleyin her zaman en iyi sevgili en yakışıklısı değildir keza en fedakarıda değildir. yanındayken mutluysan gerisi farazidir. bunları uygulamak bir nevi doğruluğunu kanıtlamak izafidir.
  Siz güzin abla'yı siktirin edin beni dinleyin, eros'a aşkı ben öğrettim denyus. eros iki kişiyi aşık ederken götü başı sallaya dursun. ben platonik sevmeyi mezhep, sigarayı ibadet edindim.

   Süzgeçten geçmediyse bir daha okuyun. yine mi geçmedi? iki bira kapın sonra okuyun*.

   Haydi aşkınızda mecnun, sigaranızda dadaloğlu olmanız dileğiyle..

   Mübarek ramazan bayramınızı kutlar, yüce türk milletinin 30 ağustos zafer bayramını şehitlerimize armağan etmeyi bir borç bilirim.

   Bizon sürüleri toplu dolaşırlar ve sürü süratlerini en yavaş bizona göre ayarlarlar. Ancak bir hücum sırasında en önce arkadan gelen yavaş ve çelimsiz bizonlar ölür, bunlar ölünce de sürü hızlanır, iyi ve süratli olanlar kurtulur. İnsan beynindeki hücreler de böyle hareket etmektedirler ve alkol yavaş ve çelimsiz hücreleri öldürerek geri kalanların daha süratli hareket etmesini sağlamaktadır.






28 Ağustos 2011 Pazar

Hayat Yarım Kalmış Bir Cümledir.

Bir yaz günü yağmur yağmasını bekleriz
Serinlemek değildir istenilen
Maksat monotonluk bozulsun
Aman sakın mertlik gitmesin
Gitti aslında yeni düzende
Ama siktir et 3-b sınıfından aynur bunu bilmesin
O yağmuru pek sevmez
Yağmur acıdır
Bizzat ıslanmak ızdıraptır
Uğraştırıcıdır, çünkü deriyi deler
Delmese de zordur yağmurda yürümek
Her baba yiğidin harcı değildir
Yürü ama sakın çekinme
Senden başkası olmaz sokakta
Belki de düşüncelerinden kaçamayan yağmur severler olur
Onların zararı bal arısı hesabıdır
Amacı baldır, başkasının balına limon sıkmak değildir
Limonlu bal her zaman daha güzeldir
Annem her zaman en iyisini bilir
Öğretmenim öyle dedi

Yağmurda kolay kolay sigara da yanmaz
Yakamazsan da mertlik bozulur
Hayat yağmurda yürümeye benzer
Yağmur da yürümeye katlanacak insan azdır
Geri kalanın eylemi itirazdır
Kişilik yoktur yağmurda
İnsanlar ne laiktir, ne yobaz ne de aymazdır
Sadece aşkında mecnun derdinden caymazdır

Siki sikine yürürsün
Belli bir nokta yoktur
Hayata benzer dediysek denklem yapmaya gerek yok
Belli bir nokta yoktur bu yeterli
Hedefler izafidir
Dedik ya nokta yoktur
Ulaştığın yer de düşünceler boldur
Karla karışık yağmura bağlar mikail
Tövbeler olsun affı yoktur
Bana mısın demez
Gittiğin yol ne kadar güzelse
Dönüş yolu ölüm yadigarlarından geçer
Hava da soğur
Artık yağan kardır
Durakta duran travestidir
Volta atan serseridir
Seni sikine takmayan bir kişi kalır; polistir
Tek arayıp soran annendir
5 liraya şarap satan merttir
Aman sakın bira içmeyin
İçerseniz mertlik bozulur

Doğru bir de hayat var
Hayat herkese izafidir
Okuyana farazidir
Sevene iki yüzlüdür
Öldürdüğüne yüzsüzdür
Yeni dünyaya gelene ana sütüdür
Bir dedeye göre anılardan ibarettir
Torununa göre anılardan sonra gelen kağıt beşliktir
Bir şey diyeyim mi ?
Hayat bok gibidir,
Yaşamak güzeldir
Adil değildir

Kimine göre 4 tekerdir
Kimine eğitimdir
Kimine evlattır
Çoğuna paradır
Napolyon'a kadındır
O kadına göre mülkiyettir

Çok uzun olmasın bence hayat bitirelemez terfilerdir
Küllükte sönen sigaradan ibarettir
Sadece kibritle yanar
Çayla iyi gider
Dedik ya yağmurda yürümek paragtan fırlamış bir metindir.
Hayat yarım kalmış bir cümledir.

Aman kızmasın okurlar tatilden sonra güzel yazılar,
Öksüz kalmasın ütopyalar,
Siz siz olun yağmur yağınca kafeste kalmayın.
Teoman üşüyünce, bana yalvarıyo ısıt diye lan, işte siz o kadar abartmayın

http://www.youtube.com/watch?v=p_3-bv1yUW0


Sigaranız bal, afilli hakikatler sizinle olsun

'' bak koçum! belli olmuyor ama benim bir tek kulağımın arkası kaldı. artık acı çekmekten ve acı çektirmekten zevk almamayı öğrendim. sevgililer.. bizim olanlar ya da olmayanlar.. hepsi iz bırakır. bu izler şimdi seninki gibi çok derinini çiziyor. hepsi kalır! ama inan yeni izler de olacak. yaşlıları düşün.. sanki her şeyi bilirlermiş gibidirler. ama öyle değil. ne kadar acı çekersen çek şunu hiç unutma; çizilecek bir yer hep vardır ve çizecek bir yer.. ressam olur insanlar başkalarının kalbini kazıya kazıya, ya da resim olurlar senin gibi; kazına kazına. '' 


Dar Alanda Kısa Paslaşmalar- Hacı / SavaşDinçel.










27 Ağustos 2011 Cumartesi

Bu kafa kibrit kafası vol 1.

iki gündür insanın kendi gibi olması.
sadece ütopik roller arasında var olması 2 gündür.
sadece 2 gün görebilirsiniz bir insan kendi düşünceleriyle.
48 saattir çözülmesi.(bkz: ( 1 gün 24 saatten 2 gün 48 eder ( her bilgi var nasıl bir blogtur ya) ) )
buzlukta dondurma kabındaki bezelye var ya.
hani amınakodum dolabını hızla açıp kutuyu açınca çıkan şey.
aynen onun gibilerdir.
aslında ütopik kişilikler dünyasında ezilmekte kimine göre değildir.
amcaoğlu kuzen arasındaki fark gibidir.
biri gitar biri saz çalar ama aynı kişilerdir.
biri sadece 2 günlük amcaoğlu olabilir.
sonra döner kuzen görünümüne.
taşşağı dayanamaz pelin su'nun amına yapışmadan.
onun dışında beşiktaş'tır.
2 günle alakası yoktur ama o beşiktaş'tır.
çünkü o beşikli taştır.
dikili taştır.
bir taşın ömrü ne kadar olabilirse o kadardır.
amerikadaki kanyonlarda çok yaşlı olanları varmış.
yaşlıysa ömrü çok değildir ölebilir.
kalbi yoktur ölmeyedebilir.
bir nevi kalpsiz diyebiliriz onlara.
bazı insanlar gibidir.
bu insanlar hayır diyebilen insanlardır.
sigara vermek istemesekte sike sike elimiz gider ya o insan değillerdir.
haklılar amınakoyim ben de öyle olmak istedim de olamadım lan.
deniyorum ama .
sigara güzel çünkü. ld içiyorum o daha güzel hepsinden.
hemde ucuz aq
( aq= amınakoyim ).
bazı insanların kıyafetleri çok ucuz.
sadece gap yazısına 80 kağıt veriyorlar.
çünkü onlar hıyarlar.
aslında beyinleri ucuz sonuç olarak hıyarlar.
hıyar güzel.
cacıkta yapılır.
hatta bir söz vardır senden bir cacık olmaz diye.
cacık severim ananem de yedim ilk.
ananem ilk nerede yedi bilmiyorum.
ananemin bibloları meşhurdur.
artık canlılar.
şu an orada olsam canlanırlar.
esrarlı bir şekilde hayat kazanırlar.
2 güne paslanırlar.
tahtaysa ihmalkarlıktan kırılırlar.
2 gündür işte anlayın artık amınakoydumun hayatında gerçek bir değer almak.
daha geçeni görmedim.
daha geçecek seviyeye gelemedim.
geleni bilmedim.
cahil olmak istemedim.
sayfalarca ağlamak istedim.
ilk ağlayanlar izin vermedi.
ayrıcalık istediler sanki.
biz ağlarız lan sadece dediler kulağıma yemin ederim.
ağlamak rahatlamaktır dediler.
bunu duyunca istesemde beceremedim.
siktimin duygularını kalıplara sokmasalar ağlardım belki de durup dururken.
illa reddedilmek için eski sevgiliye mesaj atmazdım.
çünkü ağlamak ağlamaktı.
tek damla gözyaşı büyüktü.
tek başına güçlüydü.
sahiden bir boğada çok güçlüydü.
aslında boğaları öldüren bir toplumun inançlarıyla kurban bayramına kafa tutan ateistcan'larda çok güçlüydü. ikisinide savunmuyorum da hep güçlüler onlar.
bilim kraldır.
bilim kandan başka ne kazandırdıysa bize artık.
siktiğimin logaritmasını çözünce efsane binalar yapabiliyoruz çünkü.
bu binalara ihtiyacımız var çünkü herkes büyüme çabasında.
büyüyen bir çocuğum olsa okula yollamam döverim.
ya da büyüsün.
büyümese de olur.
filozof olmaya gerek yok bu hayat orospu çocuğu.
herkes biliyor bana orospu çocuğu değil herkese öyle.
orospu çocuğu diyerek anne olmaya gerek yok.
orospu çocuğuysa öyle işte.
alışacaksın arkadaş.
arkadaş bulacaksın bir tane.
öyle lan işte sadece arada sırada her şeyi anlatacaksın kendine anlatmayı unutmayacaksın ama.
bir sigara yakıp balkona çıkacaksın.
acaba aynı zamanda benle aynı şeyleri düşünen kaç kişi var diyeceksin.
hepsini siktir et manita beni düşünsün yeter diyeceksin.
sigara bitecek ertesi güne kalacak hayatın anlamını çözmek.
14 yaşımdan beri hayatın anlamını çözüyorum.
bir kibrit yakarım, küllükte anlamsızlaştırırım.
arada bir de sigarayı aşar anlamını bulmamaya çalışırım.

Evet lan blog sayfama yeni bir eğlence buldum. bu kafa ne kafası bölümü. arada karşınıza çıkabilir. bir sik anlamayabilirsiniz. çok sıkıldıysanız ayık olmamak şartıyla okuyup ekrana kitlenebilirsiniz. bu kafayla ne dinlenir peki ?

murat gelirrr dup tıdddd...

yok ulen ;

http://fizy.com/#s/1d7fm4

shinee on youuuu crazy diamond dinliyorum.

neyse sigaranız pink, balınız floyd olsun.
metin ali feyyaz koysun, beşiktaş'ım şampiyon olsun.
sigaranızı bay eyleyin şerbet olsun
cümleten afiyet olsuuun .


24 Ağustos 2011 Çarşamba

Karanlıkta nüfus sayımı şöyle yapılır

-kafam iyiydi dün neden beni sevdiğini söylemedin

+söylemem gerekmiyor, zaten sevmiyorum

-sevmediğini biliyorum ama yalanlar duymadan midem içki kabul etmiyo

+seni aldattım çocuk! içki nasıl yeter başka şeyleri dene ?

-kimyasal'a param yetmedi, hiç mi sevmedin beni

+ben seni çok sevdim aslında ama olmaz, olmayacakta

-ben seni hiç sevmedim ama herkese verip bana vermemen üzdü

+göt! ben bildiğin kızlardan değilim

-biliyorum bir tek sen vermedin bana

+merakın tenimmiydi ?

-hayır diğer çocukların senden nasıl zevk aldıklarını anlayamadım.

+biraz boyun uzasaydı da anlasaydın

-biraz boyum uzasaydı sana kalmazdım zaten

+biraz daha güzel olsaydım seni tanımazdım

-biraz daha fiziğim olsa rüyamda bile çakmazdım sana

+biraz daha ufak bir burnum olsa rüyanda bile bakamazdın bana

-aslında biraz kendimiz olsak sorunsuz içebilirdik moda'da

+dediğin pek bir şey ifade etmedi

-yani diyorum ki birazlar değiliz biz, birazları kabul etmeyelim diyorum

+iki cümle kurdun adam mı oldun ?

-adam olmadım biraz daha kendimiz olalım demiştim aslında

+sana bir söz, içtikçe hatırla

-söyle, dinliyorum filozof hanım

+hiç bir zaman insanlar kendilerini tanıtmazlar hep olmak istediklerini tanıtırlar

-tıpkı senin gibi

+tanıştığı kişi ise onun olmak istediği insandır.

-evet benim gibi

+evet senin gibi, sigara içiyorsun karşımda ?

-senden sonra evet

+benleykende kullanıyordun

-lafların çok doğru geldi artık sorana böyle diyeceğim, ''senden sonra evet''

+biliyorum, aslında böyle olsak uzun bir yürüyüş hiçte fena olmaz

-modada çayda içeriz

+bebekteki wafflecı

-eveeet mükemmeeeel

+ya sonra yine eski günlere dönmezmiyiz

-bir sigara üstüne değil mi ?

+evet ama sen o günlerde kullanmıyorum dedin böyleyse yeni düzen, şimdi de istemiyorum. eskisi gibi olmaya söz verdik

-tamam ama bir dinle..

+alkollüyken öyle demiyordun seviyordun her şeyi yapardın

-dediğim gibi sözlerini dikkate aldım

+teşekkürler artık sigarada yok aklına kazı, geçmiş neyse birazlar olmadan artık öyle kalacak.

-geçmişte ben sigara içmiyordum başka bir amacı vardı, başkaları duyunca ağlardı

+neymiş o ?

-karanlıkta nüfus sayımı şöyle yapılır ' hayatta kalanlar bir sigara yakar '


 İyi geceler .





23 Ağustos 2011 Salı

BuluptaVermeyenin.

Bilenler bilir bu hikayeyi, bu sözleri. bu gece güzel canlarım hatrına edit’liyorum önceden belirtelim.




Ahanda kazım koyuncu tribute benden size gelsin, gece gece göz pınarlarım kurudu sigara çarpsınki.


http://fizy.com/#s/1kane8


 http://fizy.com/#s/1ai6yw


AlenMarkaryan’dan bir anıyla başlamak istiyorum.

 ‘Ve daha şimdi bu yazıyı yazarken bir kardeşimin ağzından 
babasının ölüm haberi geldi

O da yenilmişti kansere, Dayanamaz bu yürek diye düşünürüm, Kime ağlayacağımı şaşırırım, Dün daha dün ,Bir kardeşimi hastaneye yerleştirmeye çalışırken, Hilmi’yi toprağa verdi arkadaşlarım, Gidemedim o yüzden Lakin daha yeni o bana gelmişti;Sanki vedalaşmaya çalışıyorduBir kadeh şarap içti ve gitti’




 Bilirmisiniz dedem ve babanem ben tam olayların ortasıyken hayatlarını kaybettiler. mekanları cennet olsun öncelikle. hala dedemin neden öldüğünü sormadım sormakta istemedim. çünkü o dedemdi hani beyninize her şeyi aşılarken beyaz saçlı biri olarak soktular ya dede kavramını; işte tam karşılığı benim dedemdi. ulan ufaktan dinleyin lan mutlu edin beni.


 Dedem ananeme güllü derdi; güllüüüüü çay, güllüüü mandalina, güllü mekin şunu istedi lütfen yap üzülmesin torunum..


 O zamanlar şimdi saygı kelimesinin kendisine az kalacağı dayım, belki de bir melek varsa ananemdir dediğim gülten hanım bildiğiniz umrumda değildi. dedemle odada maç yaparken dayım gelse ağlardım vururdum ayağına, kim bilirdi istese tek kelimede vur dediğine vururdum. çocuk aklı hafız nerden bileyim. 


 Anılara indikçe aklıma gelen ilk şeydir. ilk maçıma dedem götürdü beni unuturmuyum lan; beşiktaş 5- bursasipor 1, son gol penaltıdan nouma koydu çocuğu. numaralıdan izliyorum;  kapalıya baktıkça dedeme soruyorum ”bu abiler neden bu kadar bağırıyor bende onlardan olmak isitoyorum dede oraya götür beni” diye. tabii muzurluk yapmadan olmaz holiganlığım o günden belli yanda bir orospu çocuğu demez mi devrede sahaya gir ufaksın bir şey demezler diye. düdük çaldı usain bolt yanımda kamlumbağa kalır yardırdım sahaya heralde hayatımın ilk giderimi o gün yedim. buda ufak bir anım hiç bir özelliği yok komikte değil sadece içimden geldi. ayrıca bana kart oynamayıda dedem öğretti. hani batakta çulsuz kalanlar dedem yüzünden fakir kaldınız bilmenizi isterim.

 İnanmazsınız son günlerinde ameliyat geçirmişti. acısı suratından belliydi lakin beşiktaşlı ‘gel torunum’ demişti. o acının içinde tıkış tıkış aynı yatakta yatırmıştı beni. çok geçmeden bir sabah yalnız uyandım annemin gözü yaşlı, yüzü telaşlı deden gitti dedi. unuturmuyum 50 sene daha geçse sanırsam o güne asla unutmam.  nereye gitti sorusuna cevap almadan bindi asansöre, bana babane yolları gözüktü aldı biri götürdü. ben dedemin öldüğü gün yıkıldım, aslında üzülmek neymiş o pembe dünya bir anda nasıl siyah beyaz oldu o yaşta farkettim. inanmadım inandığımdada hiç bir şey yapmadım. cenaze evine geldiğimde ziyarete gelenleri öptüm ‘ufak- afacan’ mekin anlamadı diye herkes beni kandırdığını sandı. her aklıma geldiğindede derim yemezleeer arkadaş, yemedimde nitekim.


 oysa ben bu hayatın orospu çocuğu olduğunu teoman’ın müziği bıraktığından, pelinsu vermedi veya berkcandan dayak yedim diye değil o kadar atık kıvamında insan varken dedem öldüğünde anladım. sebebi barizdi KANSER. yıllarca hastane köşelerinde süründü sonuç nemiydi ? bariz ofsayt.




 Olay budur sadece paylaşmak istedim sinirimi, aniden esen üzüntümü. dedem kanserden gitti şimdide ailemden biri aynı hastalığa yakalandı. çok bir sonuç çıkmaz bu hastalıktan.  o kişiler için ağlasam da ağlamasam da onlara bir faydası olmayacaktı ona emindim.




  Çok zeki değilim ama bir şeyi çok merak gidermek bana farz oldu; isviçreli, amerikalı bilim adamları makarnayı götten yiyip ağızdan çıkarmayı buldu, söyleyin neden bunun kesin bir tedavisi yok.. baştada dedim ekşisözlükte dolanırken kazımkoyuncu’ya bakayım dedim ordan esti aklıma bu illet. kimler gitti ve daha kimler gidecek bu illetten. ben ailemdeki kişiyi hastaneye götürürken forza beşiktaş ‘mekanın cennet olsun hilmi abi’ dedi.. size sesleniyorum bulun şunun tedavisi dünyada en az 1 milyar atık var. hepsiyle yaşamaya razıyım ama gitmesin ne başkasının dedeleri ne kazımlar ne aile büyükleri. aslında anlaması zor değil biz alışığız bu durumlara, siz hala insan hayatını paraya biçin. illa yaşamak için zengin olmak lazım değil mi ? hayat sürünmekle geçmiyormuş gibi birde hastane köşelerinde tattırmak amacınız. bilin mezhep’i sigara yaptık, kanser’i ibadet kabul ettik, hastaneyi kıble eyledik.. facebook’ta nerede oturuyorsun kısmına yatalak yazdık. nostradamus değildik, sadece gerçekçiydik. dedem değil sıradaki bendim, bizdik.




 Size diyorum gözüm azıcık yaşlı..


 Görüpte kanseri es geçenin, yalan söyleyen doktorun, kötü huylu tümörün, kemoterapinin, radyoterapinin, onkolojinin, mutasyonun, kanserle dalga geçenin, kanseri yeneni alnından öpmeyenin, yıkık dökük hastane yollarının; en önemlisi ise tedaviyi bulupta vermeyenin ..





İki noktalı yerleri es geçmemeniz, bu gecelik sigarayı lanetleyip içmeniz belkide ilerde ne sik yiyeceğinizi düşünmeniz dileğiyle..